24 Şubat 2017 Cuma

Fernand Braudel - Akdeniz - Adriyatik

F. Braudel Akdeniz: Adriyatik, Sicilya


                                                         
         Adriyatik tanıtmadan önce değinilmesi gereken başlıca şey onun önemi olacaktır. Adriyatik uzun yıllar tarih sahnesinde önemli bir faktör olarak yer almıştır. O, İtalyanlar için kader, Türkler ve Almanlar için girilmesi ve fethedilmesi gereken yer olarak anılmıştır. Akdeniz’in en karmaşık coğrafyasına sahiptir. Braudel’in değinmek istediği başlıca hususlardan biri savaşlar değil, bu bölgelerin insanlarının hayatlarını nasıl devam ettirdikleri ve bu devam ettirişe etkisi olan faktörlerin neler olduğudur.
    Adriyatik
       
 

Akdeniz ‘de ki alışılmışa gelen geniş deniz değil de aksine uzun bir deniz olan Adriyatik adeta yapay bir izlenim vermektedir ki bu, Adriyatik’in haritadaki görüntüsüne bakarak çıkarılabilir.  Kuzeyinde ise uğruna çok mücadeleler verilen, Trieste körfezi bulunmaktadır. Braudel körfezin öneminin sadece stratejik değil aynı zaman kültürel açıdan da önemli olduğunu söyler. Trieste körfezi uzun yıllar Avusturyalı Arşidüklerle İtalyanların mücadele alanı olmuş bir ticaret körfeziydi. Doğusunda karstik bir yayla olan Dinar Alpleri bulunuyordu. Adriyatik’in aşağı yani burun kısmında ise Linguettta (Arnavutluk) burnu yer almakta. Karşısında Otranto olan bu giriş, Otranto kanalı olarak bilinmekteydi. Otranto kanalı genel olarak dardır, (72 km ) ki bu bilgiye ticari haritalarda ulaşılabilir. Braudel burada ayrıca ticaretin işleyişinin burayı canlı tuttuğunu söylüyor ve bununda cazibe merkezi olmasında etkisinin olduğunu. Braudel ticari bir örnek vererek Kefalonya gibi yunan adalarından getirilen eşya ve gıda,  istenen rüzgârlar olursa ticari bir geminin bu kanalı bir günde geçebileceği varsayılabilir. Bu bilgiyi Braudel denizci belgelerinden (harita) çıkarırken aynı zamanda coğrafi ikliminin sadece savaşlara değil aynı zaman da ticareti nasıl etkilediği ortaya koyar.
        Braudel buranın stratejik önemi elbette çok yüksek olduğunu ama Linguetta burnunun hemen ilerisinde bulunan Korfu kadar olmadığını söyler. Korfu’nun gerçek bir karakol görevi üstlenmiş ( uzun yıllar İtalyanlar burayı gerçekten de Osmanlı’ya karşı bu görevle elinde tutmuş) bir yer olduğu dağlarla çevrili, kale içinde kale olan bu yerin her ne kadar da güvenilir gibi gelse de İtalyanlar, altın yaldızlı kadırgalarına daha çok güvendiğini varsayar.
       Metinden anlaşılacağı üzere Braudel sadece buranın öneminin birçok noktaya değindiğini ve uzun yıllar burası için mücadeleler verildiğini söyler. Çıkarılması gereken şeyin ise buranın diğerlerinden farklı olarak etkisinin yüksek olduğudur.
            Venedik’in burayı sahiplenmeyi istemişlerse de bunda pek muvaffak olamamış olduğu çünkü yeri geldiğinde Türkler Avlonya’da yer ettiği,  Avusturyalıların ise Trieste körfezinde.
           Tabi burada değinilmesi gereken şey Türk korsan akımları olacaktır. (Braudel bunu ısrarla söyler.) Çünkü Türk korsanlar ileride Trieste körfezine gerçekten çok başarılı akınlar yapmış ve güçlü bir deniz gücü olmayan Osmanlı tarafından deniz gücü durumuna gelmiştir ki tarihte çok güçlü bir örneği vardır. (Barbaros Hayrettin)                                                                                                                                                       
Yazarın;
Öte yandan öncede denildiği gibi Trieste körfezi Avusturyalı arşidüklerle Venedik’in mücadele alanı olmuş ticari konusunda çok başarılı olan Venedik ayrıcalıklarında korumayı bilmiştir.
Asıl nokta ise Adriyatik’i o bölgenin insanlarının kaderi olmaya devam etmesidir aynı şekilde Tiren ve İyon denizleri gibi. Bu üç deniz, çizmenin kaderi olmaya devam edecektir. Kitaptan bu açıkça çıkarılabilir.

Sicilya

Coğrafyasından dolayı dar denizler hep hayat dolu olmuştu. Sicilya’da bunlarda biri sayabiliriz. İspanya’ya kadar uzayan bu sahil şeridinde olan Sicilya önemli bir ticaret güzergâhı olmuştur ve bu açıkça çıkarılabilir alternatif yollar dizisi. Braudel’in önemi ısrarla belirttiği şey ise buranın yaşam dolu oluşu ve bu doluluğun ticarete etkisidir.
 Bu söyleme gösterilebilecek en güzel örnek Hıristiyan ve Müslüman tüccarların kullandığı güzergâhlardır. Hıristiyanlar tüccarlar Sicilya’yı daha etkin bir şekilde geçerken Müslüman tüccarlar daha az kullanmayı seçmişlerdir. Bunun sebebi her geçişte vergi niteliğinde para vermeleridir.
Diğer taraftan Sicilya’da ciddi göç olayları yaşanmıştır. Uzun yıllar boyunca karşı tarafa geçmek isteyen insanlar, hep büyük zorluklarla karşı karşıya gelmiştir. Sert akıntılar her zaman bu işe kalkışan insanların bir numaralı sorunu olmuştu. Yazarın ısrarla belirttiği gibi coğrafya faktörü gerçekten de hayati önem taşır.
Akdeniz orta çağdan itibaren ikiye bölünmüş gibiydi (orta çağdan itibaren bu durum oluşuyor ve Braudel anlatımından çıkarılabileceği gibi bunda yine sadece siyasi sınır değil iklimlerinde oluşturduğu sınırların var olduğunu da gösteriyor)  doğu ve batı. Bu iki bölge her ne kadar birbirinden ayrı kapalı ve tetikte gibi gözükse de aslında her ikisi de birbiriyle ilişkide olduğunu ve ticarete devam ediyordu. Braudel’in yansıtmak istediği konu aslında burada e kadar uzak kültürler olursa olsun ama yine coğrafyanın tartışılmaz etkisiyle birbirlerine o kadar yakın olduklarıydı. Braudel tarafından ısrarla belirtilen bu denge 16. yüzyıla kadar devam ediyordu.
Bu dengeyi bozmak için 16. yüzyıl da İspanyollar batının efendileri olmaya çalışmış ve başarılı olmuştu. Hemen doğuya karşı Andrea Doria komutasında bir harekete girişen İspanyollar Tunus’u almışlardı. Cezayir’i ise ucu ucuna kaybetmişlerdi.
 Doğu tarafında kalan Girit denizi, iyon Osmanlı hâkimiyetindeydi. Doğunun efendileri olan Türkler ki bu hâkimiyet 2.Mehmet’in fetihleriyle kesinleşmişti bu sorumluluk Türklere Büyük bir görev yüklemişti Türkler Uzun süre deniz gücü oluşturmaya çalışmıştı. Uzun süre Osmanlının başta gelen sorunları haline gelmişti.
Bu iki büyük bölge sınırları tabi ki savaşlarla belirleniyordu. Bu savaşlar tarih sıralamasına göre; Trablus, Cerbe, Tunus, Bizerte, Malta, İnebahtı, Modon, Koron, Preveze’dir
Yazar coğrafyanın savaşlara etkisinin ne derece olduğunu burada bu savaş dizini ile vermekte ki bu savaşların çoğu coğrafya yüzünden kazanılıyor ya da kaybediliyor 



Siyasetin dışında

 Birbirine düşman olan bu iki bölge yani iki Akdeniz sadece sınır ve isim olarak değil fiziki, ekonomik ve kültürde de çok büyük farklılıklar var olduğuydu.
Bunlardan birinin de İtalyanlar ve İspanyollar tarafından uzun yıllar anlaşılmayan Türk gemilerinin hızı, doğunun sakin denizi ile alakalıydı ki Türklerin manevra konusunda hızı birçok belgede bulunabilir. Dönemin zengin kaynaklarına bakılırsa detaylı inceme yapılabileceğini söylemişti, Braudel. Her zaman unutulan coğrafya faktörü burada Braudel’in anlatımıyla bir kez daha altı çizilmiştir.
Ekonomik taraftan özellikle 16 yy. da büyük olayla yaşanmış ucuz gümüşün gelmesiyle dengeler alt-üst olmuş ve değişmişti. 13 yy. dan  itibaren oluşan doğunun üstünlükleri birer birer kaybolmuştu.  
Yazarın da değindiği gibi uzun yıllar boyunca doğu hep bundan payını alma güdüsü içinde kendisini bulmuş ama ithal etmekten öteye geçememiştir ki yazar bu olayın yaşanmasının sadece ekonomik olarak değil kültürel dengeleri de değiştirdiğine işaret eder.

Bu olaylar zorunlu bir birlikteliği doğurmuş ve e geliştirmişti. Doğu ithal eden Batı ise ihraç eden görevlerine bürünmüştü. Metinden de anlaşılacağı üzere uzun süreden beri gelen ekonomik ve kültürel sorunlar her zaman bu iki bölgenin var olduğu içten içe insanlığa söylüyordu.




Bölüm ve Yazar Hakkında Görüş

Braudel Adriyatik ve diğer bölgeleri anlatırken her zaman coğrafya faktörünün etkisi göstermişti. Buradan Çıkarılması gereken şeyin ise coğrafya denilen faktörü ne kadar önemli olduğuydu. O faktör savaşlara, ticarete, insan yaşamlarına kadar her şeyde etkisini söz ettirmişti.
Yalnız insanlık tarih yazımımdan itibaren bu faktörü atlamış sadece önemli insanlar ve sonuçlara odaklanmıştı. Bu da birçok olayın anlaşılmasını zor kılıyordu ki insanlık uzun süre bunu anlamamıştı
Adriyatik gerçekten de tarihte uzun süreden beri gelen olaylar silsilesinde her zaman yer sahibi olmuş önemli bir denizdi. O çizmenin kaderi, ticaretin göbeği, herkesin muazzam derece önem verdiği bir denizdi.
Genel olarak ‘’Akdeniz’’ kitabına bakıldığında sadece Adriyatik ve Sicilya değil bütün Akdeniz coğrafyasının etkisi bölgenin insanları profilini, yaşam standartlarını nasıl devam ettirdikleri konusunda tartışılmaz derece de büyük önem arz eder.
Değinilmesi gereken başka konu ise Braudel’in kaynakları kullanımıdır. Bu konuda Braudel üslubunda olduğu gibi yine çok çeşitli bir yol izlemiş sadece tarihi belgelere değil haritalara ve en başından değindiği gibi coğrafya ya, bu faktörün eski yıllar da nasıl algılandığına, ne yapıldığına önem vermiştir.