Mesut Uyar ve Edward J.
Erickson. Osmanlı Askeri Tarihi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
2017, s. 657. ISBN:978-605-332-281-8
Onlarca yıl Avrupa’yı ve Ortadoğu’yu domine den Osmanlı
ordusunun Dünya ve Avrupa askeri tarihi açısından, önemli bir yere sahiptir.
Gerek bırakılan miras gerekse yapılan ilkler ve yenilikler bu görüşü kanıtlar
niteliktedir. Mesut Uyar ve Edward J. Erickson’un yazmış olduğu Osmanlı Askeri Tarihi adlı kitap ise
işte bu görüşten yola çıkarak Osmanlı ordusunun tarihsel süreçteki oluşumu,
gelişimini ortaya koymaya çalışırken bunun yanında dünya askeri tarihindeki
yerini belirtmeyi amaçlamaktadır. Öncelikle
kitabın Türkçe edisyon olduğu hatırlatılmalıdır. Bu edisyonda kitabın bazı
bölümlerindeki basit yerler, Türk okuyucu için değiştirilmiş ve daha spesifik
konular eklenmiştir. Kitabın orijinal ismi A
Military History Of The Ottomans From Osman to Atatürk’tür. Kitabın birinci
bölümü olan Erken Dönem Ortadoğu Askeri
Sistemi ve Osmanlı Ordusunun Kuruluşunda, yazarlar Uyar ve Erickson Osmanlı
Ordusunun miras aldığı Orta Asya bozkır göçebe, İslam askeri sistemi ve son
olarak Bizans askeri sistemine göz atarlar. Devamında Ordunun oluşumu ve onu
güçlendiren faktörlerden bahsedilirken, erken dönem genişlemesi açıklanmaya çalışılmaktadır.
İkinci bölüm olan Klasik Dönemde ise
II. Mehmet çevresinde odaklanılarak Konstantinapol’ün fethine dikkat çekilmiş
ve bunun yanında askeri teşkilat yapısında gerçekleştirilen reformların
içeriği, önemi ve ileriye dönük sonuçlarından bahsedilirken, Kapıkulu Ocakları
ve Eyalet askerlerine dikkat çekilerek Osmanlı ordusundaki yerleri
belirtilmiştir. Kitabın üçüncü bölümü olan Dönüşüm
ve Reform Çabalarında Uyar ve Erickson,
Ordunun 17 yy. itibariyle girdiği dönüşümden bahsetmektedir. Silahın
önem kazanmasıyla birlikte, sadece Osmanlı’nın değil tüm Avrupa’nın bir
değişime girdiğinden söz edilirken Ordunun bu dönüşümde yapmış olduğu lojistik,
finansal ve operatif alandaki değişikliklere göz atılır. Bu dönüşüm getirdiği
en önemli gelişme olarak ise savaş düzeninin değişimi gösterilmekte olup,
piyadenin öneminin arttığı vurgulanmaktadır. Dönüşümün yarattığı yan
etkilerinde söz edilirken ise yazarlar, Osmanlı savaşlarda silahlı asker
sayısını karşılamak için orduya dâhil ettiği levendlerden, yani paralı
askerlerden söz edilir. Bu levendlerin genel itibariyle başıboş genç insanlar
olduğunu ifade eden yazarlar devamında savaşın olmadığı dönemlerde eşkıyalık yaptığına
dikkat çeker, öte yandan parası ödendiği müddetçe bu levendlerin yararlı
olduğunu da belirtir. Sonraki safhalarda II. Viyana Kuşatması hakkında ise Uyar
ve Erickson bazı görüşler dile getirirler. Bu kuşatmanın yapılan dönüşümün bir
sonucu olduğunu ve askeri bakımdan bir gerileme olarak görülemeyeceğinden söz
ederler. Başarısızlığın nedeni olarak ise bir dizi operatif, lojistik ve
stratejik hatanın neden olduğu vurgulanmaktadır. İleriki süreçte oluşan ortamın
yarattığı etkiden bahsedilirken, o zamana kadar oluşan Osmanlı üstünlüğünün
sarsıldığı belirtilir. 18 yy. reformları ile ilgili yazarlar genel hatları ile
bir açıklama yapmaya çalışmışlardır. Nizam-ı Cedid’e giden süreçte yapılan
reformlar ve dönemin önemli devlet adamlarının bu süreçteki rolü hakkında bilgi
verilmiştir. Nizam-ı Cedid’e gelindiğinde ise oluşum ve gelişimi bakımından bir
çerçeve çizilmiş ve bu reformun başarısız olmasının nedenlerinden, Sultan III.
Selim’in ve diğer şahısların etkilerinden söz edilmiştir. Dördüncü bölüm olan Hayatta Kalma Mücadelesinde ise
yeniçeriliğin kaldırılması ile birlikte oluşan ortamda meydana getirilen
yapının Osmanlı’da modern ordunun ilk temsilcisi olarak görülebileceği
belirtilmiştir. Bunun yanında 19 yy. ortalarından itibaren savaşlarda yaşanan
hezimetlerin nedenlerini açıklamaya çalışırken, bu yenilgilerin yanında açılan
askeri okullar gibi pek çok reform dile getirilmiştir. Beşinci bölüm olan Sonun Başlangıcında ise Uyar ve Erickson
Rus harbinden I. Dünya Savaşı’na Giden süreçte gerçekleşen reformları ve
olayları incelerken, yapılan reformların ileriye dönük etkileri hakkında görüş
belirtmiştir. Ordunun hantal yapısının değiştirilmesi, kurmay subay sınıfının
oluşturulması gibi yeniliklerden bahsedilirken Dünya Savaşı’na doğru giden
süreçte Osmanlı ordusunun geçirdiği teknik değişime ve bunun yanında siyasi
gelişmelere odaklanılmıştır. I. Dünya Savaşında ise ordunun varlığı hakkında,
Enver paşa etrafında şekillenen olayları ve cepheleri değerlendirerek kurtuluş
savaşına giden süreç anlatılmaya çalışılmıştır. Kitabın son bölümü olan Sonuç bölümünde ise Osmanlı Ordusu 17
yy. itibariyle yapmaya başladığı reformları incelenirken bu reformların
başarısız veya devamlılığın olmamasını açıklanmaya çalışılmıştır. Diğer yandan
değinilen bir başka konu ise ordunun yaptığı yenilikler ve ilklerden bahsetmek
olmuştur. Dünya askeri mirasına bulunulan katkılardan ve Avrupa askeri mirasına
yapılan etkilerden söz edilirken, Osmanlının Dünya askeri mirasındaki yeri
açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın kaynak kullanımında ise genel bir askeri
tarih olduğu için doğal olarak ikincil kaynaklardan yararlanılmış, Osmanlı
arşiv belgelerinden ise, bazı alt başlıklarda istifade edilmiş. Bunun yanında
güncel çalışmalar dâhil edilerek kaynak zengin tutulmaya özen gösterilmiş.
Esere eleştiri olarak sunulabilecek şeyler arasında dipnot eksikliği
söylenebilir, eleştiri olarak görülebilecek bir başka şey ise tarihi süreç
işlenirken stratejik, lojistik, operatif ve taktiksel konuların çok az işlenilmiş
olması, okuyucunun bu eksikliği görmesine neden olmaktadır.
